15-16 Kasım 2008 tarihinde olağan toplantısını yapan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu, SON GÜNLERDE GÜNDEMDE OLAN ANAYASA''NIN DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ TARTIŞMALARI VE BİREYSEL ŞİDDETİ DESTEKLEYEN BEYANLAR KARŞISINDA AŞAĞIDAKİ GÖRÜŞLERİNİ KAMUOYU İLE PAYLAŞMAYI GEREKLİ GÖRMÜŞTÜR: Türkiye Barolar Birliği olarak 1982 Anayasasına daha hazırlık aşamasında, 1982 yılı Ağustos ayında Olağanüstü Genel Kurul toplayarak eleştirilerimizi belirtmiş, 12 Eylül 2001 de tam bir Anayasa önerisi hazırlayarak kamuoyunun bilgisine sunmuş ve son olarak da bu önerimizi güncelleştirerek geçen yıl Ekim ayında açıklamıştık. Yirmi yılı aşkın süredir Türkiye''nin “eksiksiz demokrasi” yolunda yeni bir Anayasa’ya gereksinimi olduğunu ve bunun toplumsal uzlaşma ile gerçekleştirilmesi gerektiğini ısrarla söylüyoruz. Bu nedenle geçen yıl başlatılan Anayasa değişikliği tartışmalarını ciddiye almış, önerilerimizi yapmıştık. Ancak başta siyasi iktidar olmak üzere çalışma sahiplenilmedi ve arkası getirilmedi. Yeni bir Anayasanın ancak toplumsal uzlaşma ile yapılabileceğine inanıyoruz. Bütün toplumu kucaklayan ve “kurucu irade” yerine geçebilecek hemen herkesin katılacağı bir uzlaşma sağlanmalıdır. Oysa ülkemizde böyle bir iradenin oluşmadığı ve hatta oluşmasının da istenmediği, her kesimin kendi işine geldiği gibi demokrasi istediği görülüyor. Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanı’nın başlattığı bu son tartışma da toplumsal uzlaşma arayışından ne kadar uzakta olunduğunu gösteriyor. Her ülkenin anayasasında kendi anlayışına göre rejimi düzenleyen, değiştirilemeyecek hükümler vardır. Bu hükümleri belirleyen de kurucu iradedir ve kurucu iradenin nasıl bir devlet düzeni istediğini gösterir. Yeni Anayasa yaparken hedefimiz eksiksiz demokrasiyi gerçekleştirmek ise tartışmaya açılan maddeler eksiksiz demokrasi önünde engel olduğu için mi değiştirilmek istenmektedir. Hukuk devleti mi, laiklik mi, cumhuriyet mi eksiksiz demokrasiye engeldir? Anlaşılan Anayasa Mahkemesi''nin Sayın Başkanı bazı kararlardaki muhalefet şerhleri doğrultusunda toplumda fikrî olgunlaşmanın gerçekleşmesini amaçlıyor. Böyle bir anlayışa kesinlikle karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Ayrıca son günlerde en üst düzey sorumlu ağızlardan bireysel şiddetin haklı görüldüğü anlamına gelecek şekilde yapılan açıklamaların hukuk devleti ve toplumda düzeni, hukuk içinde güç kullanarak koruma yetkisinin sadece devlette olması ile bağdaşmadığını hatırlatıyor, bu tür cesaretlendirmelerin toplumsal kaos yaratmasından duyduğumuz endişeyi dile getiriyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU