Türkiye Barolar Birliği'nin 43. Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle 09.08.2012 günü, Baro Başkanımız Av. Gültekin UZUNALİOĞLU'nun da aralarında bulunduğu Baro Başkanları, TBB Başkan Yardımcısı Av. Bera BESLER başkanlığında, Anıtkabir'i ziyaret ettiler.
BASIN AÇIKLAMASI
Yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunmanın temsilcisi avukatların en büyük örgütlü gücü olan Türkiye Barolar Birliği, kurulduğu 9 Ağustos 1969 tarihinden bu yana hukukun üstünlüğünü en yüksek değer olarak kabul etmiş, Atatürk ilkelerinden, Cumhuriyetimizin kazanımlarından ödün vermeyen anlayışı ile demokrasinin, hukuk devletinin yerleşmesi, yargı bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığının sağlanması, temel hak ve özgürlükler ile insan haklarının korunması ve savunmanın özgürce yapılabilmesi için mücadele vermiş, ülkemizin en saygın ve güvenilir kuruluşları arasındaki haklı yerini almıştır. Birliğimizin bu günlere gelmesinde emeği ve katkısı olan meslek ustalarımıza, önceki başkanlarımıza, TBB kurullarında görev yapan üyelerimize, Türkiye Barolar Birliği delegesi olarak görev yapmış bütün meslektaşlarımıza ve çalışanlarımıza şükranlarımızı sunuyor, kaybettiğimiz değerli başkanlarımızı, kurul üyelerimizi, delegelerimizi ve meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Bugün ülkemizde demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını ilgilendiren önemli yasal düzenlemelerde benimsenen yöntemlerin, demokratik katılımcılık ve saydamlık ilkeleriyle bağdaştığını söyleyebilmek olanaksızdır. Uzun süren yargılamalar, mahkemelerce bir istisna olarak uygulanması gereken tutuklamaların alışkanlığa dönüşmesi endişe verici boyutlara ulaşmıştır ve önemli mağduriyetlere neden olmaktadır. Türkiye Barolar Birliği olarak kaldırılmasını ısrarla talep ettiğimiz Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri eliyle yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda gözlenen olgular, yargısal sorunun trajik boyutlarını açıkça ortaya koymaktadır. 3. Yargı Paketi olarak anılan kanunla; kaldırıldığı kamuoyuna açıklanan ancak "ellerindeki dosyalar sonuçlanıncaya kadar görevlerini sürdürecek olan" özel yetkili ağır ceza mahkemeleri özünde kaldırılmamıştır. Ceza hukuku alanında, yargı ve hukuk güvenilirliğini zedeleyen, devlet lehine eşitsizlik ve dengesizlik yaratan; özel yetkili mahkemeler gibi kurumların, Terörle Mücadele Kanunu'nun, tutuklama gibi tedbirlere ilişkin uygulama çarpıklıklarının özünde olduğu gibi korunması tercih edilirken; bu dengesizlik daha da büyümüştür. Öte yandan yargı paketi kapsamında; demokratik ve etik olmayan yöntemlerle ve tartışılmaksızın yasalaştırılan "kişilere ve olaylara özel af - toplu af" nitelikli düzenleme, ceza adaletini olduğu gibi kamu vicdanını da derinden yaralamıştır. İdare hukuku alanındaki kimi düzenlemelerle, güçlü idarenin her türlü eylem ve işleminin denetlenmesi yoluyla, güçsüz bireyin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması amacının aksine bireylerin etkili başvuru hakkı ihlal edilmektedir. Genel olarak getirilen düzenlemelerle, başta "özgürlük ve güvenlik hakkı", "adil yargılanma hakkı", "özel yaşamın korunması hakkı", "ifade özgürlüğü" ve "etkili başvuru hakkı" olmak üzere en temel hak ve özgürlükler daha da zayıflatılmıştır. Üzülerek belirtmeliyiz ki günlük çalışma koşulları içerisinde yeterli güvenceden yoksun olan, adliye ve özel yetkili mahkeme koridorlarında dahi tehdit ve baskılarla karşılaşan, yazıhanelerinde ve görevleri sırasında saldırıya uğrayan avukatlar, temel işlevleri olan savunma görevleri nedeniyle "Terörle Mücadele Kanunu" kapsamında ve hatta "Adil Yargılamayı Teşebbüs" suçlamasıyla keyfi olarak suçlanabilmektedir. Baro başkanları, baro yönetim kurulu üyeleri ve avukatlar, ulusal ve uluslararası düzenlemelere aykırı olarak ve asla kabul edemeyeceğimiz şekilde;
Savunma kapsamındaki ifadelerin suç olduğu iddiası ile ceza soruşturmaları ile karşı karşıya kalmakta,
Avukatlık Kanunu'na aykırı olarak şüpheli sıfatıyla ifade ve sorguya çağrılmakta,
Savunma görevini yapmakta olan meslektaşlarımız mesleklerini icra etmek istedikleri için duruşma salonundan çıkarılmaktadırlar.
43. Kuruluş Yıldönümünü kutladığımız bu süreçte yaşadığımız olumsuzluklar zincirinin bir başka halkası da; Türkiye Barolar Birliği Genel Kurul yapısını; avukatın bağımsızlığı ilkesi, savunma hakkı ve savunma mesleği ile bağdaşmayacak bir şekilde değiştirme girişimidir. Avukatlık Kanunu'nun 43 yıldır hiçbir itiraza uğramadan uygulanarak kurumsallaşan 114. maddesini değiştirmeyi öngören yasa teklifi 4 Temmuz 2012 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulmuş ancak bu teklifte demokratik bir gereklilik veya bir anayasa zorunluluğu ileri sürülmemiş, bugüne kadar uygulamada rastlanan bir hukuksal ya da fiili olumsuzluğa işaret edilmemiştir. Bir yasanın hazırlanmasında veya bir yasada değişiklik yapılmasında dikkate alınması gereken normlar; Anayasa'nın üstünlüğü esasına göre Anayasa hükümleri ve Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararları ve uluslararası sözleşmelerdir.
Ülkemizde yasalarla çözüm bekleyen pek çok hukuksal sorun varken,
Anayasa Mahkemesi'nin Avukatlık Kanunu'nda "sınavı iptal eden yasayı iptal eden 2007/16-E, 2009/147-S, 15.10.2009 tarihli kararı" üzerine avukatlık mesleğine girişte mesleğe kalite kazandıracağı kuşkusuz olan "avukatlık stajı ve sınav" ile ilgili çağdaş bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç öncelik taşırken,
TBB'nin Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapılmasını düşündüğü hususlarla ilgili çalışmalarının halen devam etmekte olduğu ve bu çalışmalar içinde Avukatlık Kanunu'nun TBB Genel Kurul yapısına ilişkin 114. maddesi ile ilgili yeni bir düzenlemeye yer verilmediği bilinmekteyken,
Türkiye'deki bütün baroları ilgilendiren ve TBB Genel Kurulu'nun yapısını tamamen değiştirmeyi öngören, demokrasideki orantılılık ilkesine de aykırı olarak hazırlanan teklifin; Türkiye Barolar Birliği'ne sorulmadan, bu konudaki görüşüne başvurulmadan, baro seçimlerinin arifesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tatile girdiği 4 Temmuz 2012 tarihinde Meclis Başkanlığı'na sunulması çok dikkat çekicidir
Demokrasi kurallarına, demokratik hukuk devleti, temsilde adalet ve avukatın bağımsızlığı ilkelerine, Anayasa'nın 2, 10, 67 ve 135. maddelerine, Anayasa Mahkemesi kararlarına, A.İ.H. Sözleşmesi Ek Protokol 1- 3. maddesine, AİHM kararlarına, savunma hakkının özüne tamamen aykırı olarak Meclis Başkanlığı'na sunulmuş bulunan teklifin derhal geri çekilmesi beklenmektedir. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu; kuruluşunun 43. yılını kutlarken ülkemizde her şeyin hukuk düzeni içinde ve hukuk kurallarına uygun olarak yaşama geçmesini dileyerek görüşlerini değerli meslektaşlarına ve kamuoyuna saygı ile duyurur. Türkiye Barolar Birliği